76- Hz. Hamza'nın
Şehid Edilmesi
1. Vahşi el-Habeşi
25245 Cafer b. Amr ed-Damri anlatıyor: UbeydulIah b. Adiy b.
e-Hiyar ile Şam diyarına seyahat etmiştim. Humus şehrine vardığımız zaman
UbeydulIah bana; "Hamza'nın şehid edilmesini Vahşi'ye sormaya var
mısın?" deyince, ben: "Olur" cevabını verdim. Vahşı o zaman
Humus'ta ikamet ediyordu. Onu sorduğumuzda: "İşte orada sarayının
gölgesinde, sanki yağ tulumu gibi duran adam" denildi. Biz de yanına varıp
başucunda durup selam verdik. Bizim selamımızı aldı. UbeydulIah o zaman,
başının her tarafı sarık sarılı olduğu için, Vahşı onun sadece gözleri ile
ayaklarını görebiliyordu. UbeydulIah, Vahşi'ye: "Ey Vahşş! Beni tanıyor
musun?" diye sorunca, Vahşi ona bakıp: "Hayır Vallahi tanıyamadım.
Ancak ben biliyordum ki, Adiy b. el-Hıyar, Ebu'l-İys kızı ümmü Kattal denen bir
kadınla evlenmiş ve Mekke'de bir oğlan doğurmuştu. Bu kadın çocuğa bir sütanne
bulunmasını istemişti. İşte ben bu çocuğu anasıyla beraber alıp sütanasına
götürmüştüm. Ben seni tanımadım ama, sanki senin ayaklarına bakınca o çocuğun
ayakları gibi geliyor" dedi. Bunun üzerine UbeydulIah yüzünü açtı, sonra
Vahşi'ye: "Bize Hamza'nın öldürülüşünü anlatsan olmaz mı?" diye
sorunca, Vahşı şöyle dedi:
Olur, anlatayım. Hamza,
Bedir harbinde Tuayma b. Adiy'i öldürmüştü.
Benim o sıra sahibim
olan Cübeyr b. Mut'ım bana: "Amcamın intikamı olarak Hamza'yı öldürürsen,
sen hür olacaksın" dedi. İnsanlar Ayneyn'den çıkınca ben de onlarla
birlikte harbe katıldım. -Ayneyn, Uhud'dan önce küçük bir dağ olup, Uhud ile
arasında bir vadi bulunmaktadır.- İki ordu savaş için saf düzeni aldığında
Sıba' ortaya çıkıp; "Karşıma çıkmak isteyen var mı?" deyince Hamza b.
Abdilmuttalib karşısına çıktı ve: "Ey Siba'! Ey kadın sünnetçisi olan ümmü
Enmar'ın oğlu! Allah'a ve Resulü'ne muhalefet etmek mi istersin?!" diye bağırıp
sonra Siba'nın üzerine öyle bir saldırdı ki, sanki Siba' giden dünkü gün gibi
yok oldu (öldü). Bu sırada ben Hamza'yı vurmak için bir kayanın arkasına
saklanmıştım. Nihayet Hamza yanımdan geçerken mızrağımı fırlatıp kasığına
sapladım, mızrak uyluğunun üstündeki oynak kemiğini delip çıktı. İşte bu onun
son anı oldu.
Mekkeliler savaştan
dönerlerken ben de onlarla beraber geri döndüm ve Mekke'de İslam dini
yayılıncaya kadar orada ikamet ettim. Sonra Taife gittim. Taif halkı Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile görüşmek üzere, ona elçiler göndermişlerdi.
Bana: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elçileri asla huzursuz
etmez" denildi. Be nde o elçilere katılıp birlikte yola çıktım. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görünce: ''Sen Vahşı misin?" diye sorunca
"Evet" dedim. "Hamza'yı sen mi öldürdün?" dedi. Ben:
"Evet, bu iş sana bildirildiği gibi olmuştu, ey Allah'ın Resulü!"
dedim. Bana: "Yüzünü benden kaçırmaya gücün yeter mi?" buyurunca geri
döndüm. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edip, Müseylemetü'l-Kezzab
ortaya çıkınca kendi kendime:
"Müseyleme'ye karşı
savaşa gideyim; belki onu öldürürüm de böylece Hamza'ya -karşı işlediğim
cinayete- karşılık olur" deyip, mücahidlerle birlikte çıktım. O ordunun
başına gelecekler geldi. O arada, bir duvar yıkığının karaltısında boz bir deve
gibi, saçları dağınık bir adam gördüm. Hemen mızrağı göğüsleri arasına
fırlattım. Mızrak adamın kürek kemiklerini delip çıktı. Ensar'dan bir adam
hemen onun üzerine sıçrayıp başını kılıçla kesti.
Abdullah b. el-Fadl
derki: Süleyman b. Yesar'ın bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer şöyle dedi:
"Müseyleme öldürülünce damda olan bir cariye "Vah! Müminlerin emirini
siyah bir köle öldürdü" dedi.
[Sahih]
Diğer tahric: Buhari
7/367 (4072) rivayet etti.